Adı gibi kendi de efsaneleşmiş arkadaşımız Nabrut'u gördüm.
Evet yanlış okumadınız gördüm. 

Anlatmadan evvel şunu belirtmek istiyorum; bazen Nabrut'a niçin Nabrut diyoruz?
Bu kızın adı Nabrut değil ki...
Blogunun ismi ''Nabrut ve Biz'' ise Nabrut başka bir şey olmalı, biz derken kendini de kastetmeli diyorum. İşin içinden çıkamıyorum.
Size de oluyor mu böyle ? 

Gelelim gölge kız Nabrut'u görmeyi nasıl başardığıma. Elbette rüyamda gördüm.



Hiç bitmeyen bir düğün rüyası var. O düğün senin, bu düğün benim, tanıdıkların düğününde geziyorum. En son, evli olan kuzenimin, eşiyle olan düğününe gidiyorum. Sanki ilk kez evleniyorlar. 

Kız tarafı düğünü deniz kenarında saray gibi bir yerde istemiş, kuzen de düğünü orada yapıyor. Konuklar resmî resepsiyondan fırlamış, sosyete havasında.
Çoğu, ünlü ve zengin kişiler.
Erkek tarafından ise sadece ben, annem, kuzen ve onun annesi var. 
Erkek tarafından sadece 3 kişiyiz, baş örtülüyüz ve zengin değiliz :D
Gelen herkes bize uzaydan inmişiz gibi bakıyor, birbirlerine hakkımızda fısıltılarla bir şeyler söylüyorlar.
Bir ara o kodoman amcalar ve sosyetik güzel( Onlara göre tabi) karıları ''Şunlara bak nasıl da gelmişler, fakirleeeer, yazık ayool.'' dediklerini duyuyorum. 

Uzunca bir masa var en az 500 kişi karşılıklı oturuyor. O zengin, sosyetik insanların içindeki kapital, görgüsüz ruhlu, asıl kişilikleri ortaya çıkıyor ve bizim önümüzdeki yiyeceklerde dahil her şeyi silip süpürüyorlar. ''Lan o kadar uzun yoldan geldik bari insan minnacık bir şey bırakır.'' diyorum ve aç olan midemi doyurmak için yiyecek arıyorum ama nafile.
Vazgeçip, Canon makinemi çantamdan çıkarıp, masanın ortasına koyuyorum. 
Maksadım resim çekmek ama diğer konuklar bu makineyi nasıl aldı bu fakir gözüyle bakıyorlar. 

Resim çekmeye başladığım sırada birden Yekta Kopan'ı görüyorum. O ''İşim var'' deyip düğünden ayrılırken, yanına gidip Nabrut'un Yekta Kopan ile yaşadığı selfi macerasını anlatan yazıyı aktarıyorum ve ''Aslında, o da sizin gibi ünlü biri. Binlerce takipçisi var. Size söylememiş.'' diyorum. Adam Nabrut'u kıskandığımı sanıyor ve ''Gel seninle de bir selfie çekinelim'' diyor. Tabi akıllı telefonum olmadığı için süpersonik fotoğraf makinemle çekelim diyorum. ''Ama vaktim yok hızlı olursa iyi olur.'' diyor.

Tam çekecekken makinemim deklanşörü kırılıyor. Tabi çaktırmıyorum. ''Sizin vaktiniz yoksa gidin.'' diyorum. ''Gitmeden şuraya bir imza atayım sana.'' deyip, kağıt imzalıyor. Bu sırada, Nabrut yanımda beliriveriyor ve hafif kıskanç bir edayla (Gerçekte öyle olmadığına eminim)  ''Amaan boşver, zaten iyi bir adam değil, napacan çekipte.'' diyor. Ben de ''Sana hep Nabrut diyoruz asıl ismin ne?'' diyorum. Kız tam söyleyecekken uyandım. 

Nabrut'un Fiziki Özellikleri : 

Boyu: 1.63 belki 1.65 idi.  ( Benden uzundu yani :D )
Gayet muntazam tipli, yüzü bembeyaz, yanakları çok hafif al, gözleri yeşilmiş gibi ama maviyi daha çok andırıyordu. (Kesinlikle elâ değildi)
Üzerinde Yekta Kopan'la olan selfiesindeki kıyafetin pardüse hali vardı.
Elinde bir defter vardı ve radar misali 360 derece dönen gözleriyle sürekli, yazacak malzeme topluyordu :D

İşte gölge kız Nabrut böyle görünüyordu. Kendisine bu işi artık uzatmamasını ve bizlere bu aforizmik düşünceleri düşündürtmeden gerekli açıklamaları yapmasını söylüyorum :D
( İsyan eden okuyucu :D )

Nabrut demişken uzunca bir süre önce beni de Mimlediği, şuracıkta bir yazısı vardı.  Elimde olmayan sebeplerden ötürü hemen cevap yazamamıştım. Bugün cevabımı veriyorum. 

Yazılarıma genelde, minicik oğlum uyuduğunda yazmaya başlayıp, o uyanana kadar devam ediyorum. Söyleyeceklerim bitmiyor ama vakit yok :D

Masaüstü bilgisayarımda, çoğunlukla tasarım ve grafik programları bulunuyor ve sürekli bunlarla bir şeyler yapmaya çalıştığımdan gayet dağınık bir halde yazıyorum. 
İçimdeki teknolojik insan ortaya çıkınca düzen tertip kalmıyor.

Fakat temizimdir!!!

Her gün pc mi taratırım :D Virüs filan varsa temizlensin, yazılarımı, tasarımlarımı, resimlerimi çalmasın diye...:D Yine de pc nin eskimesine mani olamıyorum.
Eşim her gün '' Yedek diske pc dekileri atmayı unutma'' der ama ben hep unuturum :D 
 Yazma işim bittikten sonra çok kontrol edemeden yayınlarım.
Yanlışlarımı düzeltmeye vaktim olunca düzeltirim. Benim için önemli olan size kendimi iyi anlatabilmektir. Yanlış kısımları kafanızda düzeltiverirseniz çok sevinirim.

ARA NOT: Editör ruhlu arkadaşım, zaten sık sık yazım yanlışlarımı eleştirdiği için bana söylemenize gerek kalmıyor. Sağolsun kendisi gözümden kaçanları, merhametli bir dille :/ düzelttiriyor

İşte işin mutfak kısmı:

Bu benim, emektar masaüstü bilgisayarım. 4 yılı geçti alalı ve yaşlandı. O yüzden yan yatmış vaziyette :D





Ve her zaman yanı başımda duran, her an masaüstüm çökebilir endişesiyle lazım olanları alırım deyip, bir türlü almadığım, içi hafif dolu yedek diskimiz. 



  







Benim kamera arkası durumum çoğunlukla böyledir :D 
ÖZEL BİR TEŞEKKÜR: Bugüne kadar kimse bana ruh ikizim dememişti. İlk kez Nabrut dedi. Haliyle insan seviniyor. Bu yüzden ona teşekkür ediyorum. Allah (c.c) da onu sevindirsin.