Annemle muhabbet ederken çok eski günleri yâd ettik. 7 yaşında geçirdiğim trafik kazasının ayrıntılarını anlattım anneme. Kaza geçirdiğimde annem yanımda yoktu çünkü. Oradan babamın iflas edişine geçtik. Niçin bu iflastan sadece bizim etkilendiğimizi sordum anneme. Diğer ortakların o dönem, iflas etmiş birine göre çok rahat yaşaması, annemlerin borç içinde kalıp, babamın hamallık dahi yapması her zaman garip gelir bana. Ben yeni doğmuşum o dönem. 

Olayları bilmemem bu yüzden. Anneme o günleri konuşunca ben çok üzülüyorum anne dedim o da üzüldüğünü söyleyince konuyu kapattım. Aklıma beni çok üzen olaylar geldi.

Annem birkaç sene önce epileptik bir unutkanlık hastalığına yakalanmıştı. Hastalığı yendiğini söyleyemem ama çok şükür ilaçlar vesilesi ile artık unutmuyor. Ancak geçmişte yaşadığı birçok anı hafızasında yok. Bizler anlattıkça ya hatırlıyor, ya da bak onu unutmuşum diyerek yeniden anılarını öğreniyor. Bakmayın burada böyle kolay yazdığıma. O kadar zor ki anlatamam. Düşünsenize bir gün oluyor ve anneniz size ''Sen kimsin?'' diyor. Geçmişten konuşurken bir anda her şey siliniyor ve anneniz kelimeleri söylemekte zorlanıyor. Ve öyle bir hal oluyor ki vücut gereksinimlerini bile karşılayamıyor. Altına kaçırıyor. Ağabeyinizi dayınız sanıyor. Yeni doğan bir bebek gibi her şeyi sıfırdan öğrenmesine yardım ediyorsunuz. 

Annem o dönem evden yalnız çıkamazmış. Ortanca ağabeyim olmasa o dönemleri nasıl atlatırdı bilmiyorum. Allah ağabeyime iki cihan serveti versin. Hastalığının en zor dönemlerinde annemin yanında olamadım. O zamanlar telefon hattım kontörlüydü. 2 yada 3 aya bir kontörüm olurdu. 

Zaten GSM şirketi dakika başı bir kontör kestiği için bir ayda biterdi. Annemi çok fazla arayamazdım. Genellikle o beni arardı. O, hastalığının şiddetli zamanları arayamazdı ve benim de kontörüm olmazdı. Şimdi düşünüyorum da ne kadar acı bir durum ya. Çok üzüldüğüm günlerdi. Annenizin böyle bir hastalığı var ve istediğiniz an sesini duyamıyorsunuz. Anne bugün nasılsın diyemiyorsunuz.

Sonraları annem iki ameliyat oldu yanında olamadım. Ama annem her zor anımda, her ihtiyaç duyduğumda yanımda oluyor. Taşınırken yanımdaydı. Miniğimin vücuduna mikrop girmişti ve bir hafta çok ateşi olmuştu. Annem kuzenimin cenazesi için gittiği Bursa'da 1 hafta kalıp bize gelmişti. Zaten geceleri uyumuyordum bir de miniğin hastalığı eklenince gündüzleri de pek dinlendiğim söylenemezdi. Annemin gelmesi ilaç gibi gelmişti bana. Zaten hiçbir zaman, uyuyan bir bebek olmamıştı. Annem geçen seneye kadar ne zaman gelse gece 3, 4 gibi uyuyan miniğimin başında bitap düşmüş halimle yanımda otururdu. 

Bazen ben uyurdum o torununu uyutur öyle uyurdu. Bir kere bile annesi uyutur nasılsa dediğini duymadım. Sınavlarıma rahat gidebileyim diye çoğu sınavımda önceden gelirdi. Okulu bitirmek için söz vermiştim. Annemin desteğini her zaman yanımda hissettim.

Hangi birini sayayım ki? Mart ayında çok kötü bir şekilde düştüm. Şuradaki yazımda anlatmıştım. Kaburgam çatladı, menüsküsümde ezilme var, kolum çok ağrıyor, el bileğimde yamukluk var ve ağrılarımın hiçbirisi tam geçmiş değil. 

Kaburgamda ki çatlak sanki bir milim bile iyi olmadı gibi. Konuşurken bile sızlıyor. Annem Mart ayının ortasında bana yardımcı olmak için geldi. Arada kısa süreli de olsa memlekete gidip gelmeleri oldu. Bu aya kadar çoğunlukla bizdeydi. Allah razı olsun, geldiğinden beri daha iyiyim. 

Doğu düzgün iş yaptırtmadı bana. Tabi annem en fazla 10 gün kalmaya niyetli idi ama ben dişini bahane edip burada doktora gidelim dedim. Doktor da dişlerinin yapımının bir ay süreceğini söyleyince arada memlekete gitmek kaydıyla bir ay kalmaya ikna ettim. 

Tabi evdeki hesap çarşıya uymadı ve dişlerinin yapımı gizli kalmış bir kök yüzünden tam 3 hafta daha uzadı ve iki aydır annem bizimle. Elbette çevredeki anlam veremediğim insanlar bu kadar uzun kalınır mı diye laf etmişler. 
İki aydır halimi sormayan, sen kaç kere doktora gittin, MR'a girdin, ki bu sürecin bir defası bile 3 hafta sürüyor, küçük bir çocukla nasıl yapacaksın demeyen insanlar laf etmiş hem de. 


Ben hasta olduğumda pek belli etmemeye çalışırım. Çocukken de böyleydim.  Ağır hasta olsam, hastayım desem naz yapıyormuşum gibi anlaşılması sanırım bu yüzden. 
Ama Allah biliyor ki kaburgam çatladığından beri hiçbir şekilde rahatım kalmadı. Uzun bir süre oturarak uydum mesela. Hala sağa, sola doğru yatamıyorum. Ağrılarım hala çok fazla. Ama yatak döşek yatıp ağır hasta durumuna girmediğim için herkese Aforizmik sağlam görünüyor herhalde.
Kaç aydır arkadaş sen ne haldesin deyip dert dinlemeyen insanların pişkince benden hal hatır sormamı beklemesi kadar kötü bir şey yok.

Annem benim her zor günümde yanımda olan samimi, çıkarsız insan. Keşke herkes annem kadar olabilse. Herkes ederi kadar değer görür. Zor zamanımda bir nasılsın bile demeyen kişilerin pişkinliği de hiç umurumda bile değil. Annem bu hafta gidiyor. Ve ben bu iki aydır insanların lafına kafayı takmaktan iyileşmiş değilim. Hakkımı helal etmiyorum arkamdan konuşan insanlara. Naz yaptığımı da düşünen varsa Allah hepsine böyle naz yapılacak rahatsızlık versin.

Eğer ki her kararınıza saygıyla yaklaşan, destek veren ve sizi olduğunuz gibi kabul eden, ayrı bir birey olarak sürdürdüğünüz yaşamınızda, her zor zamanınızda ve ihtiyaç duyduğunuzda yanınızda olan anneniz, babanız ve kardeşleriniz varsa, hâlâ hayatta iken kıymetlerini bilin.



                                                      乇.乃