3/17/2016

KİTAP AYRAÇLARIM

Kitap okumayı ve kitapla ilgili her şeyi seven  blogger arkadaşlarıma bir MİM yapmak istedim. 
Bu ilk Mim-im olacak. Kaidelerine pek uyamazsam kusuruma bakmayın artık.
Sanırım Mim-i ilk cevaplaması gereken kişi, yine Mim-i üreten şahıs oluyor.

Konumuz kitap ayraçları. Herkes sever mi bilmem ama ben çeşit çeşit ayraç kullanmayı seviyorum. Kitabın konusuna göre ayraç kullandığım bile olur. Lafı daha fazla uzatmadan ayraçlara geçeyim.
Benim kitap ayraçlarımın bir kısmı şunlar. Bunlardan daha fazlası var ama ben hususi alınmışları göstermek istedim. Diğerleri kitapların yanında hediye gelenlerden filan oluşuyor.


                                                     


Kitap ayraçlarımın en eskileri Malezya'dan gelen papirüsler. Bu papirüslerden birinde Allah'ın 99 ismi var. Diğerine ise hiyeroglif harflerin, Latin harflerindeki karşılığı ve antik Mısır'a ait bir iki sembol işlenmiş. Bu ikisine ilk kitap ayraçlarım diyebilirim.

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'a girişi resmedilen ayracın hemen yanında beyaz bir yaprak şeklinde ayraç var. Aslında gelin çiçeğime ait bir yapraktı bu. Kopunca, ben de ayraç yaptım :D

Beyaz yaprağın yanındaki ayraçta Piri Reis'in dünya haritası var. Çook küçükken atlastan bir ülke seçer, o ülkeye gidiyormuş gibi başka odaya giderdim. Haritalara ayrı bir ilgim var. Bunu bilen F.B, ceylan derisine işlenmiş bu haritalı ayraçtan hediye almış. Epey kullanmaya kıyamadım. Neyse ki dünyanın fani oluşu aklıma geldi de kullanmaya karar verdim.

Onun yanındaki kaligrafi sanatı ile ismim yazılmış ayracı da F.B hediye almıştı. Ayasofya Camii'nin resmedildiği ayracın yanında, kristalli metal bir ayraç duruyor. O da yıllar önce Hava Harp Okulu'nda yaptırılmış bir ayraç. Bana hediye geldi. Bu kristalli ayracı da kullanmaya kıyamadıklarımın arasında saklıyorum.  Sepetin orta kısmına da mıknatıslı ayraçlardan koydum. 

Benim kitap ayraçlarım ve hikayeleri kısaca bunlardı. Peki sizin kitap ayraçlarınız ve öyküleri nasıl?

NOT: Bu Mim-i: EsKaymak, Fighting, Nabrut ve Biz, Kahvemin Kokusu, Seyhan'dan ve Bir Poşet Kitap bloglarına yolluyorum.

NOT: Siz de bu Mim-i istediğiniz bloglara paslayabilirsiniz.


                                                                                                   

3/11/2016

KABURGA ÇATLAĞI




1) Kaburga çatlağı nedir?

2) Kaburga çatlağına ne iyi gelir?

3 hafta önce ayağım kaydı ve düştüm. İşte o gün başladı kaburga sorunlarım. Doktor kaburgamın çatladığını söyledi. Bir ay sürecek bu durum, uzun uzun dinlen, sadece sırt üstü uyu, extra bir şeye gerek yok, zaten buna yapılacak bir şey de yok dedi.

Aferin bana ne güzel de düşmüşüm öyle. 1 ay ben gibi değil, başka biri gibi yaşamalıyım yani. 
Tabi yüce bilgemiz, Google'ye sordum durumumu. Meğer benim gibi ne çok insan varmış bu dertten muzdarip. Uzun uzun yaşadıklarımı anlatmak yerine size ekşi yazarlarından alıntı yapayım, çatlak kaburgalı insanların neler çektiğini siz anlayın istedim. 

Buyrun okuyun.

''Meymenetsiz bir hastalık. hiç olmazsa kırık olsaydı da çaat diye kırıldı diyebilseydi bu illetten çekenler. Acı aynı acı ama adı çatlak. Gülmek, araba kullanmak, öksürmek hapşırmak, yatakta sırt üstü harici yatmak, derin nefes almak kabus. Her hareket ettiğimde kımıldayan bir şiş var sanki göğüs kafesimde. Kımıldamadan yatılırsa 2-3 yoksa 4-5 haftada geçermiş. Muhattap olunan "sen zaten çatlaktın eki eki" tarzı 5inci sınıf esprileri çekmek zorunda kalmak da cabası. offf''
                                                                                                                                    oceanus

''Yeryüzünde, insanoğluna gülerken acı veren yegâne fiziksel rahatsızlıktır belki de. Öksürmek, hapşırmak, düşen eşyalarınızı yerden almak şöyle dursun; karşılaştığınızda eşinizi dostunuzu bile sevgiyle öpüp kucaklatmaz size. Tedavisi kuvvetli bir ağrı kesiciyi (doktor kontrolünde) sabah akşam katık etmek ve iyileşmeyi beklemektir...''
                                                                                                                                       rulokat

''2 hafta önce halı saha maçında sağ boşluğuma aldığım gayrinizami bir dirsek darbesiyle başıma gelmiş hadisedir. 
Üzerinden geçen zaman üzerine söylüyorum ki"ulan keşke kırılsaydı bari bi adı olurdu". 
Oturmak yok, eğilmek yok, hızlı yürümek yok, merdivenden inmek yok, çıkmak hiç yok , yatmak mı? 
Tam bir çile. Sağınıza dönemezsiniz, solunuza dönerken ağrınız artar, sırt üstü düşmüş bir kaplumbağa gibi sabaha kadar yatakta beklemeniz gerekmektedir. 
Diyelim ki uyandınız bir kaplumbağa gibi ne yapaksınız? 
Çıkayım bir hava alayım yaklaşımı tamamen ütopiktir. 
Şöyle bi tv izleyeyim derseniz tavana tv koymanızı tavsiye edebilirim. ''
Alayım bilgisayarımı kucağıma yattığım yerden takılayım derseniz, bilgisayarınız kaburganıza batar ve yine ağrılar başlar. 
Bilgisayarı sağ tarafa koyayım bakayım dersiniz fareyi kullanamazsınız. 
Sol tarafa koyayım dersiniz sol tarafa dönüp bakamazsınız. 
Dolayısıyla ilk bir haftanız bu eylemler arasında geçiş yapmakla geçer. 
Mesela sıvı sabunu sıkmak, damacanadan su çekmek , kapı açmak gibi basit işlemleri eğer sağ kaburganızda çatlak varsa sağ elinizle yapmakta zorluk çekersiniz.

                                                                                                                                 puhurcoun

''Benim bildiğim kaburga sağlam bir şeydir. Kurban bayramında gelmişti de çekiçle zor kırmıştım. Kendiminkini nasıl çatlattım hiç anlamadım.

Şimdi yaşamak her zamankinden daha zor... ''                                     
                                                                                                                               trumanshow

Yazımda kaburga çatlağına iyi gelecek şeyleri anlatacağımı sandınız değil mi?  
Yok öyle bir şey. Kaburga çatlağını düzeltecek bir şey varsa siz bana söyleyin. :D

                                                  
                                                  乇.乃