İnsan olmanın keşfinde yol alırken sık sık karşıma çıkan bir konu var ki insanın ruhunu rahatlatmak yerine, kafamı komple çıkarıp masaya koysam yeridir dedirtiyor.
Aile dizilimi, ebeveyn yüzleşmesi, atalarla şifasal bilmem neler, vs. Benzeri teknikler psikolojide kullanılıyor evet ama bu kadar ileri seviye bir yaklaşımı çoğu bilim insanının doğru bulmayacağını düşünüyorum.
Kabul ediyorum, ilk duyduğunda kulağa çok mantıklı geliyor düşüncesine kapılıyor insan. Fakat düşünüp irdeledikçe aslında burada rahatlama sağlayan şeyin, ne var ne yok atalara iteklenmesinden kaynaklı bir rahatlama olduğunu fark ediyorsunuz.
Tam da bu noktada, köklerine, atalarına bir suçlama durumu ile karşı karşıya değil miyiz? Arkadaşlarınla aran bir iyi bir kötü mü, işler yolunda gitmiyor mu, ebeveynlerin seni anlamıyor mu, toksik bir ilişki mi yaşıyorsun, çocuklar söz dinlemiyor, eş zaten hangi dünyada belli değil mi? Hepsi, konar göçer yaşamla yerleşik hayat arası sıkışmış, fetihleri gören, beylikler dönemini bilen, yaşam kaygıları olan, dünya savaşı görmüşlüğün getirisi olarak son derece tasarruflu yaşayan, ülke ekonomik krizdeyken olumlu düşünemeyen, darbelerle sindirilen ve çok genç yaşta sorumluluk almayı bilen ataların halt etmesi. Sorumluluk kabul etmiyoruz. Onlar da atamız olmasaymışlar. Olay buna evrilmiyor mu sizce de?
Yapılanın bundan başka bir şey olduğu durumlar var mı bilmiyorum, denk gelmedim. Belki de bizim ülkemizde çok yanlış algılanıp, yanlış aktarılıp uygulanıyordur. Ama bildiğim ve savunduğum şu ki belirli yaşa kadar ebeveynler bir şekilde suçlanıyor fakat yetişkinlik çağına geçince bu suçlamalar artık bitmeli. Hayatının dizginlerini eline alan bir insan, etrafı suçlamak yerine, önce kendi içine dönüp yaralarını sararak, kendi sorunlarını halletmiş bir şekilde yoluna devam etmeli. Örneğin, bizim ülkemiz için düşünürsek, tamamen normal zihin yapısında, 40larına gelmiş bir insanın hala anne baba gölgesi altında, yetişkinliğe adım atamamışlığını atalarına yüklemesi aşırı komik bir durum.
Evinizdeki kedinin saksıdaki toprağı dağıttığını düşünün, etrafa saçılan toprağı halının altına ittirip saklamayı mı, her seferinde o toprağı süpürmeyi mi yoksa saksıyı deviremeyeceği bir yere koymayı mı seçersiniz? Hangisi akıllıca bir çözüm olur?
Sorunun kaynağını kökten çözmeyi seçmek belki biraz can yakıcı olduğundan kaçıyoruzdur. Sorumluluk almak istemiyoruz da olabilir. Fakat 4 kuşak önce savaşan, ondan öncesinde de hayatını idame ettirmek için monarşik sistemde kendine yer edinmeye çalışan atalarımızı işin içine karıştırmanın mantığını çözemiyorum. Üstelik onlar sorumluluk almaya bize göre çok erken yaşta başlayıp çoğu büyük tecrübelerle bu dünyaya veda etmiş nesillerdi. Eden bulur mantığından bahsetmiyorum burada. Evet, gerçekten kul hakkına giren bir insanın 3 nesil sonrasında bile o hakkın çıktığını bizzat görmüş biriyim. Bu apayrı bir konu.
Ben zihnimizde çözemediğimiz, içsel olarak ikna olamadığımız ve bunu hayatımıza yansıtamadığımız, tıkandığımız her durumda atalara, ebeveynlere yüklenilmesinden bahsediyorum. Onlar hata yapmış olabilirler, ebeveynlerimizin yaklaşımı son derece hatalı olabilir ama bir noktada artık buna dur dememiz gerekmez mi?
Neye dur diyeceğiz peki?
Kökleri suçlamaya, o öyle yapmasaydı böyle olmazdı, bu böyle demeseydi şöyle olurdu, uçardım, kaçardım vs. bahanelerine dur demeliyiz.
Bir noktada geçmişle aramıza mesafe koymamız gerekiyor. Atalar, ebeveynler, o, bu, şu asla bitmez bu liste. Bize ne zaman sıra gelecek? Bizim hayatımız ama başrolü biz değiliz. Ne saçma bir durum bu böyle?
Spritüel yaşam koçları, sertfikalı bilmem nelerle değil, psikoloji biliminde bir uzman eşliğinde kendinizi tanımaya başlayın. Belki de sorun sizdedir, ne dersiniz? Önce çocukluk yaralarınızı sarmaya başlamanız gerekiyor. Tek başınıza yapacaksınız tabii ki. Kimse o yaraları saramaz çünkü kimse sizin acılarınızı sizin kadar iyi hissedemez. Kendinizi iyileştirmeye başlayın. Hemen şimdi tüm geçmişle olan o öfke bağınızı koparın ve hayatınızın dizginlerini elinize alın. Daha mutlu olacaksınız. Yükleriniz hafifleyecek. Sorumluluk sizin. Hayat sizin.
Ve sadece bir kere verilmiş bu yaşam hakkını iyi değerlendirin.
Rahmetli komşumuz Seher teyze "Olanla, ölene çare yok" derdi.
YanıtlaSilGeçmişte olan olmuş, bitmiş, suçlasak ne olacak? Suçlamasak ne olacak? Bir de şu var ebeveynlere hani kızdık, küfrettik, affettik ama ebeveynler de bir vakitler birilerinin çocuğuydu! Demek ki, çocukken mesela dayakla büyüdük, ebeveyn olunca aynısını çocuğa yaşatmamak gerekiyor. Bunu başaran bence iyi ebeveyndir. Kimisi yapamıyor. Çocukken yaşadığı travmaları kendi çocuğuna da aktarıyor zehirli gen gibi. Çocuk olmak zor...genç olmak zor....ben deistim ama Allah herkese keşke çok anlayışlı, çok hoşgörülü, yapıcı eleştiren, iyi ebeveynler verse diyorum.
Spiritüel yaşam koçları filan bilmiyorum hiç işim olmadı, (onlara verecek param da olmadı üç kuruş fazla parayı sokaktaki kedilere mama, tedaviye harcarım hep)aslında iyi bir psikolog, iyi bir psikiyatrist iyidir herhalde denk gelirse insan.
Gerçekten öyle. Enkazdan çıkmış bir ülkenin çocukları olarak büyükler, maalesef psikolojiyle falan uğraşacak halde değillermiş ki. Yeni bir ülkede hayata tutunma savaşına girmişler. Bu tür koçluk veren insanların çoğunun yetkinliği yok. En çok parayı da alanında yetkin psikologlar değil onlar kazanıyor. Çok acı bir durum.
Silkişisel gelişim değil de bu çocukluk travmaları için psikiyatr çok önemli tabiside. mantık açısından insan sorunlarını çözebiliyor, hayatına normal devam edebiliyor, ancak duygusal açıdan çözemiyor. duygusal açıdan çözebilmek için gerçekten de iki çözüm var, ya o kişileri affedeceksin ya da hayatından çıkaracaksın. o kişiler sana karşı olan yanlışlarını kabul edip anlayıp bundan sonra öyle davranacaklar, bu en iyi çözüm tabisi. örnekse, çocukken bizlere sorumsuz davranan anne babalarımız da psikiyatra gelmeli anlamalı. günümüzde çok yaygın bu olaylar. kişisel gelişimin de sosyetik olmayanları iyi :)
YanıtlaSil😅 güzel bir bakış açısı
SilMerhaba,
YanıtlaSilSanırım çok farklı ve -benim izlediklerime göre- yanlış bir uygulamaya şahit olmuşsunuz, üzüldüm. Bu çalışmalar yaşadıklarından dolayı atalarını suçlayan insanlara bir çeki düzen vermek, farkındalığını artırıp, kendisinin ne yaptığı, ne yapmadığını ortaya çıkarıp, yüzleşmelerini sağlamak için yapılıyor. Tabii ki bu dizilimlere genellikle çevre etkisiyle katılanlar, algılarını açmadıkları için toplantı sonrası yapılan işlemi yeriyor ama sonrasında farkındalığı artıp, eylemlerini değiştiren çok kişiye şahit oldum. Kendi yaşadıklarımı sizinle paylaşmak istedim nacizane. :)
Sevgiler,
Galiba dediğiniz gibi oldu bana. Çok yanlış uygulamalara şahit oldum. Yazıda da belirttiğim gibi belki de ülkemizde yanlış algılanıp yanlış uygulandı. Doğrusunu yapıp fayda görenlerin olması mutlu etti beni. :)
SilNe güzel yazmışsın ve nokta atışı konulara değinmişsin. :)
YanıtlaSilBu yoruma yanıtımı İnstagram storymde verdim. :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilAslında ilk zamanlar çok ilgi çekici duruyordu ama bazı sorular geldi benim de aklıma
YanıtlaSilDeğil mi? Önce evet ya aşırı mantıklı diyorsun sonra aaa ne oluyoruz yahu oluyorsun :D
Silİnsanın kendisiyle barışık olması lazım sanırım kusuruyyla herşeyiyle kendisini olduğu kabul edip kendisini geliştirmesi lazım ben öyle yorumluyorum .Bilinçaltına pozitif düsünceleri yükleyip negatifleri yavaş yavaş silmek lazım bu zaman alsada :)
YanıtlaSilKesinlikle öyle. Önce kendimizle barışmamız gerekiyor. Ama biz genelde çevreye odaklı olduğumuz için kendimizi hep ihmal ediyoruz.
Sil